BASIN AÇIKLAMASI - İSTİSMAR
Tarih: 21.11.2016| Okunma Sayısı: 1166

BASIN AÇIKLAMASIDIR

 

20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü ve gündemdeki, Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı'na geçici madde eklenmesi amacıyla, bir kısım milletvekilleri tarafından verilen, Cinsel istismar suçuna kısmi ve örtülü af getiren önergeyle ilgili olarak, Kırıkkale Barosu Başkanlığına ilişkin görüşlerimiz aşağıdaki gibidir.

 

Kırıkkale Barosu Başkanlığı olarak, mezkur konuyu kanun yapma tekniği, Anayasa Mahkemesi iptal kararları, iddia olunan mağduriyetlerin giderilme yöntemleri, TCK' nun 103, 104. ve diğer ilgili maddeler ışığında yapılması gereken değerlendirmeler, önergenin sakıncaları ve diğer pek çok açıdan hukuki ve fiili olarak ele almak, kamuoyu ile paylaşmak, TBMM'ne, siyasi partilere ve ilgili makamlara iletmek ihtiyacı doğmuştur. Şöyle ki :

 

1.         Kanun koyucunun, farklı saiklerle kanunlaştırma konusunda yaşadığı gelgitlerin faturası çok ağır olabilir ve olmaktadır. Belki kanun koyucunun masum bir gerekçe gibi gösterip, yalnızca birkaç bin failin yararlanabileceği örtülü bir af gibi göstermeye çalıştığı son önerge, sonuçta toplumda farklı şekilde algılanacak, mağdur çocuklar ve kadınların korunmadıklarını düşünmelerine sebep olacak ve cinsel istismar ile saldırı suçlarını işlemeyi hedefleyenleri de cesaretlendirecek, bu suçları işleyenleri de bir anlamda ödüllendirilecektir. Kanun koyucu, bu tür hatalı amaçlara hizmet eden geçici veya kalıcı yasal düzenlemeler yapmamalıdır. Hukukun Üstünlüğü ve Hukuk Devleti ilkesi bunu gerektirmektedir.

 

2.     Anayasa Mahkemesi vermiş olduğu iptal kararında, tecavüzcüsünün çocukla evlenmesine izin veren bir yaklaşım sergilememiş ve fiili birlikteliğin evlenmeye dönüştüğü, tarafların ortak çocuklarının olduğu durumda ağır hapis cezalarının telafisi mümkün olmayan mağduriyetlere yol açacağını söylemek istemiştir. Yüksek Mahkeme kanun koyucudan, somut olayın özelliklerine ve faile göre bireyselleştirmeye elverişli yasal düzenleme yapmasını istemektedir. Cinsel saldırı ve cinsel istismar suçlarına karşı, özellikle kadın ve çocukların korunması gerektiği ve bu suçların işlenmesi ile ilgili son zamanlarda gerçekleşen, istatistiklere de yansıyan %400'lük artışın da, çocukların ve kadınların özel yasal korumaya ihtiyaçları bulunduğunu tartışmasız ortaya koyduğu açıktır. Günümüzde, hukuki eksiklik ve sosyal sorunlardan kaynaklanan sebeplerle, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda önemli bir artış olduğu görülmektedir.

 

           Şimdi kanun koyucunun geçici bir düzenleme ile de olsa, böyle bir ortamda ve cinsel istismar ile saldırı suçlarında bu derece artış yaşanırken, terk edilmiş eski TCK m.434'ü getirmeye teşebbüs etmesi, en hafif deyimle "HATA" olur ve bu suçları işlemeyi hedefleyenleri de cesaretlendirir.

 

3.      Korunması gereken kamu yararı ile birey yararı arasında dengede, bugün istatistiklere yansıyacak şekilde %400'lük artışın yaşandığı cinsel istismar ve saldırı suçlarının daha fazla işlenmesine hizmet etmeye elverişli bu düzenlemeden derhal vazgeçilmeli ve yerine, TCK m.103'de cezaların alt ve üst sınır aralıklarını çocuk yaş aralıklarına göre tespit eden bir düzenleme yapılmalıdır. Ayrıca failin de suç tarihinde çocuk olduğu, fiili birlikteliğin bulunduğu ve bu birliktelikten de ( 3. bir ) çocuk doğduğu hallerde, uygun bir miktarda ceza veya cezasızlık yoluna gidilebilir. Ancak bunu yapmanın yolu, yangından mal kaçırırcasına gizli saklı, meclis mutabakatına uymadan, kanun yapma tekniğine aykırı ve kamuoyuna anlatılmadan önerge vermek değildir.

 

4.     Mezkur husus, kadın hakları ve çocuk hakları kapsamında geriye doğru bir doğru gidiş olarak görülüp, Türkiye'nin bu alandaki uluslar arası imajı ağır şekilde zedelenecek ve yara alacaktır.

 

5.     Ülkemiz TBMM'nin kurulmasını ve açılmasını, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlayan ve bu suretle geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza layık olduğu değeri veren ilk ülkedir. Cumhuriyetin kurucu değerleri ve felsefesi dikkatle incelendiği takdirde, TBMM'nin açılması, Kurtuluş savaşının başlaması, Ulusal Egemenlik kavramı ve Çocuk Bayramının bir bütün halinde değerlendirildiği görülecektir. Bütün bu kapsamda, belirtildiği şekliyle kendisiyle özdeşleşmiş Çocuk Bayramı ve Çocuk Hakları kavramını TBMM'nin daha iyi anlaması, koruması ve sahip çıkması gerekmekte olup, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları günü vesilesiyle, TBMM'nin bu önergeyi derhal geri çekmesi ve reddetmesi gerektiğinin önemi tarihsel süreç açısından da elzemdir ve gerçek anlamda bir değere sahiptir. Bütün bu nedenlerle, mezkur önerge, hukuk devleti ilkesi, hukukun üstünlüğü, anayasa ve ÇHS gereği, ortak akıl ve ortak vicdana istinaden derhal geri çekilmeli ve reddedilmelidir.

Gereğinin takdir ve ifasını saygılarımızla arz ve talep ederiz. 21.11.2016

 

Av. EROL ÇAKIR

Kırıkkale Barosu Başkanı

 

 
 
 
 
 

20.04.2024
AV. MUTLU KORKMAZ
BARO BAŞKANI

BARO LEVHASI


© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.